İnternetteki evlilik siteleri incelendiğinde, bir kısmının kendini "bilimsel evlilik sitesi" olarak tanıttığını görüyoruz. Bilimsel evlilik sitesi ne demektir? Evliliğin bilimi olur mu? Bilim kimlerin evlenmesi durumunda mutlu olacaklarını öngörebilir mi? Evlilikte uyum ve mutluluğu öngörmeyi inceleyen bilimsel çalışmaların sonuçlarından ziyade, bu yazıda bilimsel evlilik konusundaki genel olarak görüşlerimi aktaracağım.
Sorunun cevabını vermeden önce bilimsel metot konusunda okuyucuyu bilgilendirmem gerekiyor. Bilimin metodu temel olarak gözlem, hipotez ve deneydir. Örnek olarak kadın ve erkek arasında çekimi etkileyen çok basit bir değişkeni ele alalım: Günlük yaşamda kadınların kendilerinden uzun boylu erkekleri çekici bulduklarını gözlemleriz. Bu gözlemimize dayanarak kendilerinden daha uzun boylu erkeklerle evli olan kadınların daha mutlu oldukları hipotezini ileri sürebiliriz. Bu hipotezi test etmek için bir grup evli kadın ve erkeği ele alırız, boylarını ölçeriz, evliliklerinin ne kadar doyum verici olduğunu sorarız. Sonra mutlu ve mutsuz evlilikleri olan çiftlerden gelen verileri istatistiksel bir hesaplamayla karşılaştırırız. Eğer mutlu ve mutsuz çiftler arasında, kadın ve erkek arasındaki boy farkı açısından anlamlı bir fark saptarsak hipotezimizin doğru olduğu sonucuna varırız. Hatta boy farkının belirli bir aralıkta olduğu durumda çiftlerin daha mutlu olduğunu gösterebiliriz. Bu bilimdir.
Boy farkı örneğinden hareketle, evlilik söz konusu olduğunda mutluluğu bilimsel olarak öngörmenin teorik olarak mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Ancak evlilikte kadın ve erkeğin mutluluğu belirleyen faktörlerin sayısının çok fazla olması, bu faktörlerin bir kısmını objektif olarak değerlendirmenin çok zor olması (örneğin kişilik yapısı gibi) ve belki de en önemlisi insanın dinamik yapısının olması yani yıllar içinde değişebiliyor olması, teorik olarak mümkün olan bu bilimsel öngörüyü ziyadesiyle güçleştirmektedir. “Belirli bir kişilik yapısındaki kadın nasıl bir kişilik yapısındaki biriyle mutlu bir evlilik yapabilir” sorusunun cevabını verebilmek için önce kişiliği doğru biçimde ölçebilmeliyiz ki, bu bile başlı başına sorunlarla dolu bir iştir. Bu konuyla daha detaylı bilgi için “Evlilikte psikolojik uyum ve kişilik” konusundaki makaleme bakabilirsiniz.
Amerika’da 1991 yılındaki istatistiklere göre evliliklerin üçte biri ilk beş yıl içinde sonlanıyor (National Center for Health Statistics, 1991) ve genel olarak ABD’de evliliklerin yaklaşık yarısı boşanma ile sonlanıyor. (Cherlin, 1992 ; Martin & Bumpass, 1989). Boşanma oranlarının yüksekliği ve boşanmanın hem eşlerin hem de çocukların ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle “evliliklerin bir kısmı boşanma ile sonlanırken diğerleri neden devam ediyor?” sorusu bilim insanlarının kafasını uzun süredir meşgul ediyor.
Evlilikteki doyumu ve mutluluğu bilimsel olarak öngörmeye yönelik çalışmalar oldukça eskiye dayanıyor. Örneğin Burgess ve Cottrell daha 1936 yılında “The Prediction of Adjustment in Marriage” (Evlilikte Uyumun Öngörülmesi) isimli bir makale yayınladılar. Bu çalışmada 526 çifti inceleyerek finansal meseleleri ele almada uyumlu olma, kültürel geçmişin benzerliği, ebeveynlerinin mutlu olması, evlenmeden önce bir kaç yıldır birbirini tanıyor olma, çocuk sahibi olmayı isteme, kocanın istikrarlı bir şekilde iş sahibi olması gibi faktörlerin evlilikteki uyum için önemli olduğunu gösterdiler. Ancak daha sonra Charles Atwell’in “American Journal of Psychiatry” dergisinde bu araştırmada örneklem seçimini ve ölçme yöntemini eleştirdiğini görüyoruz. Atwell’e göre anketi doldurmaları için 7000 kişiye ulaşılmış ama bunların yalnızca 526’sından veri toplanabilmişti. Bu çalışmanın ya da eleştirinin detaylarına girmiyorum. Eleştirilmiş olması elbette bu çalışmanın sonuçlarını tamamen değersizleştirmez. Bilim böyle ilerler. Bir çalışma yaparız, eksiklerine rağmen yayınlarız, başka bilim adamları bu çalışmayı eleştirir, düzelterek daha iyisini yapar ve gerçeğe bir adım daha yaklaşmış oluruz.
“Bilimsel Evlilik” sitelerinin evlenmek isteyenleri karşı karşıya getirmek, eşleştirmek için kullandıkları algoritmalar bilimsel çalışmaların verileri kullanıldığı ölçüde “bilimsel” kabul edilebilirler. Elbette bilimsel olmaları sonucu %100 öngörebilmeleri anlamına da gelmemektedir. Günümüzde dünya çapında milyonlarca üyesi olan bilimsel evlilik sitesi ve sitelerine getirilen en önemli eleştiri de bu noktada yapılmaktadır zaten: “Madem bu kadar bilimselsiniz öyleyse neden bilimsel dergilerde bu çok değerli sonuçları yayınlamıyorsunuz. Bilimsel dergilerin editörleri ve gözden geçirmecileri araştırmanızı incelesin ve gerçekten doğru bir metodoloji ile yapılıp yapılmadığına karar versin.”
Dünyadaki örneklerinde, en azından Amerika kıtasındaki örneklerinde bilimsel evlilik sitelerinde kadın erkek ilişkileri hakkında bilimsel çalışmalar yapmış ünlü isimlere rastlıyoruz. Bilimsel evlilik sitesi adı altında ülkemizde de bazı sitelerin açılmaya başladığını görüyoruz. Hatta bazen bir psikolog ya da psikiyatristin adının bu sitelerde yer aldığını görebilirsiniz. Oysa bilimsel özgeçmişini incelediğinizde bırakın konuyla ilgili herhangi bir konuda hakemli bir dergide tek bir makalesi olmayan bir uzmanın sitede yer alması bir siteyi bilimsel yapmıyor.
Kaynaklar:
Ernest W. Burgess and Leonard S. Cottrell, Jr. The Prediction of Adjustment in Marriage. American Sociological Review, Vol. 1, No. 5 (1936), 737-751.
National Center for Health Statistics. (1991). Advance report of final marriage statistics, 1988 (Monthly Vital Statistics Report 39). Hyattsville, MD: Public HealthService.
Cherlin, A. (1992). Marriage, divorce, and remarriage. Cambridge, MA: Harvard University Press.
Martin, T. C. ve Bumpass, L. L. (1989). Recent trends in marital disruption. Demography, 26, 37-51.
RSS Facebook Twitter ilicMedia