Bu yazımda evlilik ve ilişkilerde aldatma ve yalanın gerekçelerini ve psikolojisini anlatacağım. Her yalan aldatma mıdır? Pembe yalan var mıdır? Aldatma sonra evlilik hiçbir şey olmamış gibi devam eder mi? Evlilik dışı ilişkilerin kadın ve erkeklerde sebepleri nelerdir? Dürüst bir eş bile aklından geçenleri söylememekle yalan yalan söylemiş sayılır mı? Kıskançlık ve güven duygusu arasındaki ilişki nedir? Bu konularda söylenebilecek her şeyi söylemek bu yazının boyutunu aşar. Kafanızda sorunun cevabını makaleler bölümünde bulamadıysanız bir de soru cevaplar bölümüne bakınız. Sizinkine benzer bir sorun yaşamış bir ziyaretçimizin sorusuna verdiğimiz cevapta bulabilirsiniz belki de aradığınızı.
İnsanların sevdiklerine yalan söyleyebildiklerini düşünmek oldukça rahatsız edici ama bu gerçek. Bu bölümde hem yıkıcı etkileri olan yalanlardan hem de pembe yalanlardan söz edeceğiz. Pembe yalanlar bence hiç açılmaması gereken bazı konular çiftler arasında açıldığında söylenmek zorunda kalınan yalanlardır. "Hiç kimseyi senin kadar çok sevmedim" "onu zaten hiç sevmemiştim" yalanlarında olduğu gibi. Bu belki de o an hissedilenin ifadesi olan yalan bile sayılmayabilir. Bazı konular da hiç açılmaz, yanlış anlaşılmalar düzeltilmez, bazı konuların üstü örtülür, bazı konularla ilgili olarak da açıkça aldatılır.
O an görüşmek istemediği arkadaşına "gerçekten çok meşgulüm, görüşecek zamanım yok" diyen kişi yanlış anlaşılmaktan korktuğu için içinden geldiği gibi konuşamamıştır. İlk aklına gelen bahaneyi söyleyerek yalan söylemiştir. Başka kadınlara/erkeklere duyulan ilgi, cinsel çekimle ilgili ya hiç bir şey söylenmez ya da yalan söylenir. Elbette doğru olan doğal, içgüdüsel ve istemsiz olan bu duygusal anlardan hiç söz etmemektir. Her ne kadar olgun, makul ve mantıklı bir eş olarak böyle duygusal anlar olabileceğini bilsek de rahatsız olmaktan kurtulamayız. O an aklımızdan geçenleri söylemek zorunda bırakılırsak yalan söylemeye zorlanıyoruz demektir. Eski arkadaşlar, sevgililerle şans eseri karşılaşmalar, gelen bir telefon, kötü niyetli olmasa da sevgiliyi/eşi huzursuz edecek flörtöz bir görüşme gizlenir. Eşle ilgili duygular, ilişkiye dair şüpheler, sevip sevmediğinden emin olamama ya da evlenmek isteyip istemediğinden emin olamama gibi henüz netleşilememiş kararlar saklanır. Bunu yapmayacağımızı bile bile bir konuyu sır olarak saklayacağımıza dair söz vermemiz de bir çeşit yalan sayılabilir. Başkaları genellikle arkadaşlar, meslektaşlar ile geçirilen bazı zamanlar saklanmak zorunda hissedilebilir.
Cinsel konular en sık yalan söylenen konulardır. Bu konuya biraz fazla değinmekte fayda var. Diğer bütün yalanlar bir tarafa cinsellikle ilgili öyle yalanlar vardır ki ilişki için kesinlikle yıkıcıdır. Diğerleriyle ilgili cinsel fantaziler, bir başkasıyla özellikle de bir arkadaş ya da bir aile üyesi ile seks yapma düşüncesi özenle saklanılan konulardır. Pornografi ve masturbasyonla ilgili bilgiler kendine saklanır. Cinsel beyeni ve haz ile ilgili doğruyu söylemek de bazen mümkün olmayabilir. "Seni bugün hiç çekici bulmuyorum" demek gereksiz bir dürüstlük bile sayılabilir. Geçmiş cinsel deneyimlerin sayısı, şekli, kiminle olduğu gibi birçok detayına girilmez ya da bu konuyla ilgili tamamen yalan söylenir. Eski cinsel deneyimlerle ilgili yalanlar eğer daha önce bir evlilik geçirilmemişse kültürel olarak evlilik öncesi cinselliğin kabul edilemez olduğu bir geleneksel ortamda yetişen bir eş için en çok korkulan yalanlardır. En iyisi bu konuların hiç konuşulmamasıdır. Bu kitap her türlü inanç, kültürel ve geleneksel alt kültürden kadın ve erkekler için yazıldı. Okuyucularımız içinde artık bekaretin bir mesele olmadığını düşünenler olabileceği gibi, evlilik öncesi yaşanılan cinsellikten söz edilmesini yadırgayanlar da olacaktır. Bu konudaki şahsi düşüncelerimi kendime saklamama izin verin. Cinsellikle ilgili konuşmalar yapılsa bile anonim kalması taraftarıyım. Evlenmeyi düşündüğünüz kişinin önceki cinsel deneyimleri kafanızı çok kurcalıyorsa burada iki olasılık söz konusu: bekareti önemsemediğinizi söylüyorsanız ya da sizin de geçmiş deneyimleriniz olmuş ise kendinizle çelişiyorsunuz ve bu meseleye bu kadar kafa yormanız psikolojik bir yardım almanızı gerektiriyor olabilir. İkinci olasılık da siz evlilik öncesi cinselliğe karşısınız ve bu prensibe kendiniz de sadık kaldınız, evlenmeyi düşündüğünüz kişiye bu prensibinizi ve beklentinizi açıkça dile getirdiniz ve arkadaşınız size daha önce herhangi bir cinsel yakınlaşması olmadığını net bir şekilde söylemesine rağmen şüphe içinde kıvranıyorsunuz. Bu durumda ya ilişkiniz henüz birbirinize tamamen güvenecek kadar kısa, ya da sizin birine güvenmeniz sizinle ilgili sebeplerle imkansız. Henüz bir iki aydır tanışıyorsunuz ve şimdiye kadar geçmiş cinsel deneyim dışında kafanızda hiç bir soru işareti yoksa bırakın bir kaç ay daha geçsin. Her şey mükemmel görünüyor ama siz hala şüphe içindesiniz o zaman bir uzmandan yardım almanız gerekiyor demektir. Arkadaşınızın birbiriyle çelişen ifadeleri ve başka konularda da yalan söylediğini düşündüren ipuçları varsa o zaman bu ilişkiyi uzatmamanızı tavsiye ederim. Siz bu kadar şüpheyi kaldıramayacak kadar geleneksel bir yapıdasınız ve ilişkinizin uzaması her ikizinizi de üzmeye devam edecektir.
Sadakatsızlik bir ilişki için en yıkıcı yalan türüdür. Geçmişte yaşanan ilişkilerle ilgili yalanların en büyüğü bile devam etmekte olan bir ilişki içindeki sadakatsizlik kadar ciddi bir sorun oluşturamaz. Ancak bu konuda da eşler birbirinden oldukça farklı tutumlar takınabilirler. Gözün görmediğine gönül katlanır diyenler olduğu gibi sadakatsızlık göstergesi olabilecek en ufak bir ipucunda bile fırtına koparan eşler vardır. Bazı çiftler sadakatsizliği adeta açık bir ilişki yaşayacak derecede olağan kabul ederler. Bazıları ise kesinlikle gizli kalmasına özen göstererek hayatlarını renklendirmeye çalışırlar! Bazı diğerleri ise eşlerinin ciddi tepki gösterebileceğini bile bile çok da dikkatli davranmazlar. Bu son grup ya eşin çaresizliğinden istifade ediyordur ya da artık ilişkisini gözden çıkarmıştır.
Evlilik planı yapan birisi iseniz sadakatten emin olmanıza yardımcı olacak ipuçları arıyor olmalısınız.
Eşin arkadaşları ya da ailesi gibi onun için önemli insanlarla ilgili olumsuz düşünceler; eşin fiziksel görünümü, saçı, kıyafeti; eşin mesleği, kariyeri, bazı kişilik özellikleri, alışkanlıkları, espiri yeteneği ile ilgili olumsuz düşünceler sıklıkla yalan süzgecinden geçerler. Ailenin ya da yakın arkadaşların eşle ilgili olumsuz düşünceleri de gizlenme eğilimindedir.
Kişi evlenmeyi düşündüğü kişiye, alkol ve madde alışkanlıkları, geçmişteki uyuşturucu kullanımı deneyimleri, sigara içme miktarı, kumar alışkanlığı gibi konularda ya doğruyu olduğu gibi söylemeyebileceği gibi bu konularda tamamen yalan söyleyebilir. İlişkinin bugününü etkileyebilecek alışkanlıklarla ilgili yalanlar yıkıcı, üzücü ve geri dönülmesi zor sorunlara yol açıcıdır. Yoğun bir alkol içicisi olduğunu bilmesine rağmen sizi babasına benzettiği için, sizin alkolü bırakmanız için size yardım etmek isteyebilecek "mazoşist" bir eş bulabilirsiniz! Ama bu konuları gizlemede ne kadar başarılı olursanız ilişkiniz/evlilliğiniz o kadar kısa sürecek demektir. Eğer karşınızdakinin şimdiki alışkanlıklarıyla ilgili yalan söylediğini düşünüyorsanız ya da keşfederseniz çok geç olmadan hemen uzaklaşın. Eğer siz de benzer düzeyde bağımlılıkları olan biriyseniz başkasına yalan söyleyerek acı vereceğinize bu açıdan size benzeyen biriyle evlenmeyi düşünün. Belki birlikte daha kolay dibe vurur ve belki birlikte çözüm ararsınız. Tabii bu sorunları çözünceye kadar çocuk sahibi olmanızı tavsiye etmem.
Bazen eşle geçinebilmek adına kişi din, politika vs gibi konulardaki duyguları hakkında ya da benzer zevklere sahip olduğu şeklinde yalanlar söylenir. Birçok kişi ne kadar kazandığı ve nerelere para harcadığını, ne kadar borcu olduğu konularındaki gerçekleri ya söylemez ya da bu konularda yalan söyler. Kimi zaman sağlık sorunları, kaç yaşında olduğu, kilosu, kıskanç birisi olup olmadığı, işindeki okulundaki başarısı, ailesiyle ilgili bazı konular, duygusal olarak zayıf olduğu konular (örn. aşırı sinirli ya da duygusal birisi olması gibi) yalan mevzuu olabilir. Kişi kusurlu olduğunu düşündüğü noktalarda ya da eşin ya da eş adayının sevgisini kazanmak yada kaybetmemek adına yalan söyleyebilir ve bunu "aşk" adına meşru görebilir.
Yalan ufak bile olsa güven sarsıcıdır, "bugün önemsiz bir konuda yalan söyleyebilen çok daha hayati konularda haydi haydi yalan söyleyebilir" düşüncesi eşlerin birlikte yaşamalarını güçleştirecektir. Üstelik yalanın kuyruklu yalanlara dönüşmesi de muhtemeldir. Yani basit bir mevzuda söylediğiniz yalan yüzünden kendinizi yeni yalanlar söylemek zorunda bulabilirsiniz.
“Seninle sözlünün arasına giriyormuşum gibi hissediyorum ve suçluluk duyuyorum” diyor erkek, hoşlandığı ve kendisinden de hoşlandığını anladığı kıza. “Çok açık sözlüsün, bu kadar açık sözlü olma” diye cevaplıyor kız. Ama bizim aramızda sözel olmayan bazı duyumlar ona ümit verip sözlüsüne karşı soğutabilir. Hâlbuki bizim aramızda geleceği meçhul bir atraksiyondan başka bir şey yok ki. Böyle bir durumda sözsüz iletişimin ve aşk oyunlarının zevkinden fedakarlık etmek gerekmez mi. Herşeyi kelimelere dökmemek bazı şeylerin olgunlaşlaması beklemek gerekir. Bir kız “Yoksa sen de ilişkinin başında evliliği düşünenlerden misin? Benim önümde daha yapmam gereken bazı şeyler var. Şimdilik evlenmeyi düşünmüyorum.” der kız. “Hayır, tabii ki” diye yanıtlar oğlan! Yalan söyler reddeder ama düşünür. Düşünmemesi mi gerekiyor? Acaba bu kızla ileride evlenebilir miyim diye düşünmesi yanlış mı? Nasıl bir oyun oynanıyor bu kadın ve erkek arasında? Önce ümit vermeden erkeği tanıyacak. Eğer hoşlanırsa bir adım daha atılacak. Eğer karşısına gerçekten ideal birisi çıkarsa onunla da mı evlenmez. Hiç sanmam. Peki, neyin önlemini alıyor? Erkeğin gerçekleri söylemesi çok mu zor: “Senden özür dilerim. Seni yanlızca bir arkadaş gibi görmekte zorlanıyorum. Senin dişiliğin beni etkiliyor. Ve senin istediğin gibi bir arkadaşlık olmayabilir bu ben sana hissettirmesem de. Eğer istersen seni bir daha aramayabilirim ve arkadaşlığımız bitebilir. Ben böyle olsun istemiyorum. Ama sen bana karşı farklı bir şekilde bakarken sana nasıl candan bir arkadaşım gibi bakabilirim der ve artık beni aramazsan da sana darılmam. Sana hayatta başarılar dilerim. Ama arkadaşlığımız devam ederse senden farklı bir talebim de olmayacak v.s.” tarzında bir söylev herşeyi nasıl etkileyebilir ki. Bırakalım başka kadın erkekler arasında oyunlar nasıl oynandıysa biz de oynamaya devam edelim. Tabii seyrinin dışına zorlanan bir ırmak yayılıp ovayı yerlebir ettiği gibi, kendi halinde gelişecek olan duygular sahibine zarar verip onu yanlış kararlar almaya zorlamasın. Bir kadın ve erkek arasında cinsiyetlerinin etkilemediği bir iletişim mümkün müdür? Birbirlerini çekici bulmuyorlarsa evet! Kadınlar olmasaydı erkekler üst başlarına çeki düzen verme, erkekler olmasaydı kadınlar saçlarını tarama veya makyaj yapma ihtiyacı duyarlar mıydı acaba? Birçok kadının ben kendimi için süsleniyorum der. Nasıl bir oyun oynanıyor? Anlaması biraz zor.
"Bir erkek evliliği düşündüğünde, korktuğu şey, kendini bir kadına bağlamak değil, kendini bütün diğerlerinden ayırmaktır. Helen Rowland"
Evlilik bir sadakat sözüdür ve evlilik için yıkıcıdır. Amerika'da 1950'lerde yapılan bir araştırmada erkeklerin yarısının kadınların da dörtte birinin kırk yaşına kadar eşini en az bir kez aldatmış olduğunu ortaya koyuyor. Seksenli yıllarda bu rakam erkekler için biraz artarken, kadınların aldatma oranları önemli oranda artarak erkeklerin rakamına yaklaşıyor. Ülkemizde oranlar muhakkak çok daha aşağılardadır ancak yine de evlenen kişilerin aldatılmayı akıllarına getirmeseler (getirmek istemeseler) de birçok eş için evlilik boyunca yaşanma ihtimali yüksek bir kriz olduğunu söylemek yanlış olmasa gerektir.
Evlilikte cinsellikle ilgili hayal kırıklığı, merak, öfke, sıkılma, kabul görme ve onaylanma ihtiyacı eşin dışarıda cinsel ilişki aramasının en sık sebepleridir. Evlilikte yeterli sıklıkta ve doyum veren bir cinselliğin olmaması da cinsel doyumun dışarıda aranmasına yol açabilir. Evlilikteki yakınlaşma sorununun bir belirtisi olarak evlilik dışı ilişki yaşanabilir. Yakınlaşma sorunu çok yakınlaşmaktan korkma şeklinde olabileceği gibi ihtiyaç duyduğu yakınlığı sağlayamama şeklinde de olabilir. Burada yakınlıktan kastedilen fiziksel bir yakınlık değil, olduğu gibi içinden geldiği gibi davranma, konuşma, arzularını hayallerini ifade etme ve bunları yaparken yargılanmadan sevgiyle karşılık ve destek bulacağına inanmak ve güvenmektir. Yakınlıktan korkmak demek gerçekten kim olduğunu ne istediğini bilirse kendisini sevmeye ve birlikte olmaya devam etmeyeceğinden korkmak anlamına gelebilir. Evlilik dışı gizli bir ilişki varsa zaten eş herşeyi bilemeyeceği için yakınlıktan kurtulunmuş olunur. Dışarıdaki ilişki zaten kısa zaman dilimlerini kapsayan bir ilişki olduğundan yakınlaşmak mümkün olmayacaktır. Başka bir açıdan bakıldığında yakınlık sorunu her iki eşin ortak sorunudur. Aldatma varsa ortada bir sorun var demektir ve sorun varsa diğer eş de gerçekten aldatmıyorsa bile aklından geçiriyor olması kuvvetle muhtemeldir!
Aldatan kadın olduğunda sorun genellikle yakınlaşma korkusundan çok yakınlık arayışı erkeğin veremediği/vermediği kabul edilme, saygı görme beğeniliyor olma duygularını verecek birini bulma ihtiyacıdır. Kadın aldattığında seks genellikle aldatmanın ana sebebi değildir (tabii ki her zaman değil).
Kıskançlığın bir dereceye kadar birlikteliğin devamını sağlayan, hatta sevgiyi besleyen bir yanı olmakla birlikte bir noktadan sonra sürekli bir gerginlik kaynağı da olabilir. Arkadaşınızın sizi aldattığına dair ortada gerçekten hiç bir neden olmadığı halde, hatta gelecekte aldatılabileceğiniz korkusuyla ya aldatılırsam diyerek bir ilişkiyi bitiremezsiniz. Aldatılmayı sizin ilişkiniz için herkes için olduğundan daha olası kılan şey nedir? Arkadaşınızın bir özelliği mi size bunu düşündürüyor? Yani aslında bu bir sezgi mi yoksa gerçek bir kuruntu mu? Ya da geçmişte yaşadığınız bir şey mi size sürekli olarak aldatılma olasılığını düşündürüyor? Bu soruların cevaplarını objektif gözle değerlendirecek bir uzmandan alabilirsiniz.
Güven bir açıdan kıskançlığın tersi gibi görünse de, güven aldatılmayacağına dair inançla birlikte başka şeyler de içerir: Zor zamanlarında yanında olacağına, çocuk sahibi olurlarsa iyi anne/baba olacağına, kendisini gerçekten sevdiğine, zarar vermeyeceğine, yalan söylemeyeceğine inanmaktır güven.
Evliliği bitiremediği için karısını aldatan çok az erkek varken, kötü giden bir evliliği "sosyal ve ekonomik" nedenlerle bitiremeyen daha iyisini bulduktan sonra evliliği bitirmeye cesaret edebildiği için kocasını aldatan birçok kadın var. Karısını çok sevdiği halde onu aldatan birçok erkek olabilir ama kocasını çok sevdiği halde onu aldatan çok az kadın vardır.
Aldatıldığını öğrenen kadın ve erkeğin duygusal tepkileri farklı olabilir. Aldatılan erkek kıskançlık ve öfke duygularını rakip erkekle bağlantılı olarak yaşarken, kadın daha çok genel bir kayıp, eşinin ilgisini ve bakımını kaybetme duygusu olarak yaşar kıskançlığı.
"Çok güçlü" kadınlar da aldatılır, hatta bazen belki de güçlü olduğu için aldatılır. Çok güçlüyüm ben onu değiştirebilirim. Çok güçlüyüm benim gücüm her ikimize yeter.
Güçlü kadınlar gider kurtaracak birilerini bulurlar. Evin bütün islerini yaptıkları yetmiyor gibi faturaları falan da gider yatırır bu kadınlar. Erkek de zaten tembel iyici tembelleşir karısı güçlü bir şekilde işleri kendi üstüne alınca. Gel zaman git zaman sıkılır bu pasiflikten. Hele orta yaslara gelip yeterine erkek miyim halen kadınlar beni çekici buluyor mu acaba diyip bir ava çıkarlar. Bu av sırasında eğer karılarına yakalanmazlarsa bir sure avlanır sonra yok yok bana göre değil deyip geri dönerler yuvalarına. Gerçi bunu bir kez ciddi deneyen bir adam daha sonraları arada söyle çok kolay başına bela açmayacak bir fırsat yakalarsa da kaçırmaz hiç.
Yok yakalanırsa sorunun halli baya müşkilatlı olur. Kimi kadınlar kocalarının yalanlarına isteyerek inanırlar. Zaten bu yastan sonra yeni bir düzen kuracak halleri yoktur. Kocası kadının üstüne atladığını ve tehdit ederek onunla yattığını söyler mesela kadın da buna inanmış görünür.
Duruma göre değişiyor sonuç. Bir kadın örneğin bütün hayati boyunca değer verdiği en önemli şey dürüstlüktür. Kocası yalnızca kendisinin değersizleştirilmesine yol açmaz, hayatta en inandığı şeyin yani başında hiç ummadığı biri tarafından yıkılmasının sokunu da yasar. Bir kayıptır bu ve her kayıpta olduğu gibi alışmak zaman alır. Dünyayı bu yeni algılama tarzıyla tekrar yaşanabilir bir yer haline gelmesi için çalışacaktır.
RSS Facebook Twitter ilicMedia